Muko Tırmık’ın “The Board” Projesindeki HDR Çekim Süreci

Görüntü yönetmeni Muko Tırmık, Ağustos 2022 tarihinde dijitalstudiome.com tarafından düzenlenen röportajında, yönetmen Hozan Akko’nun yeni projesi “The Board”un HDR çekimlerinin üzerine deneyimlerinden ve hazırlık süreçlerinden bahsetti. HDR çekimin yapmanın farklı çalışma disiplinleri getirdiğine vurgu yapan Tırmık, HDR’nin avantajlarından ve dikkat gerektiren hususlarından bahsetti.

The Platform, 2020’de Netflix’te ilk kez yayınlanmasının ardından büyük bir hit haline geldi. Şovun uğursuz ve sürükleyici hikayesi, izleyicileri siber savaşın ön saflarına ve bir terör hücresinin derinliklerine götürdü. Dionysia Studios’un kurucusu ve hit dizinin arkasındaki akıl Hozan Akko, Abu Dabi’deki son programı “The Board”un çekimlerini yeni tamamladı. Detaylara gösterdiği özen ile tanınan Akko, görsel anlamda da sürprize yer bırakmıyor. Görsel deneyimi gişe rekorları kıracak bir seviyeye yükseltmek için beğenilen Görsel Yönetmen ve ‘Di Colorist’ Andreas Brückl ile Görüntü Yönetmeni Muko Tirmik’i çalıştı. Digital Studio, rüya takımı ile beraber ekranları bekleyen sihrin kapıları aralıyor…

Andreas, Sacred Games, Family Man ve Kingdoms of Fire gibi dizilerde çalıştın. “The Board” da çalışmak o şovlardan nasıl farklıydı ?

AB: Aslında çok farklıydı çünkü görsel konsepte en başından beri dahil oldum. Genellikle DI renk uzmanları, yapım sürecinin son kısımlarında projeyi sonuçlandırmak için gelirler. Burada en başından beri işin içindeydim. Hozan, yüksek kontrastlı ve çok filmsel bir yoğunluğa sahip çok sinematik bir görünüm istedi. Çok araştırdık, diğer şovları izledik ve şovun gerilimini destekleyen ve soğuk iş dünyasını yansıtan daha soğuk bir görünüme karar verdik. Bu yüzden setlerin daha soğuk renk paletleriyle eşleşmesine özen gösterdik. Şahsen benim için genel görünüm soğuk olsa bile ten tonlarının her zaman doğru bölgede (tonlarda) olması çok önemli. Bu, çok sofistike bir aydınlatma konsepti, derinlik oluşturabilmek için katmanları kullanma ve ışık ile gölgelerle çok fazla oynamak anlamına gelir. Ve biz kesinlikle aşırı aydınlatılmış görüntülerden kaçınmak istedik. En başından beri bizim fikrimiz cesur olmak ve koyu siyahların ve yüksek kontrastlı görüntülerin güzelliğini kucaklamaktı.

Türkiye’den (DoP) Muko Tirmik ile nasıl anlaşmaya vardınız ?

AB: Temel görünümün nasıl olacağına karar verdikten sonra, düzinelerce seçkin görüntü yönetmeninin çalışmalarını inceledik. Görüntü Yönetmeninin (DoP) çok özel kriterleri karşılaması gerekiyordu. Bir yanda olağanüstü bir görsel dil, diğer yanda anlatacak çok sahnemiz olduğu için çok hızlı olması gerektiğinden emindik. İdeal olarak, yeterince epizodik drama çekmiş, ancak bir reklam filmi görüntü yönetmeni hızına sahip biri. Hozan ve Muko çok iyi bir bağlantı kurdu ve neyse ki müsaitti.

Bu Film HDR Dolby Vision’da çekildi. Bize neden bu seçimi yaptığınızı söyleyebilir misiniz?

AB: Bildiğimiz TV standardı (SDR) yavaş yavaş “Yüksek Dinamik Aralık” standardı (HDR) ile değiştiriliyor. Temelde bugün her yeni TV veya mobil ekran artık HDR görüntüleri gösterebiliyor. Yüksek Dinamik Aralık (HDR), TV’nizde insan görüşüne daha yakın, daha gerçekçi ve dinamik bir görüntüye sahip olmanız anlamına gelir. HDR, 1,7 milyar renk gösterme özelliğine sahipken yalnızca 16,7 Mio renge sahip. Normal bir Standart dinamik aralık (SDR) görüntüsünden on kat daha yüksek bir parlaklığa sahiptir. Doğru yapılırsa kesinlikle muhteşem görünüyor. Bilinmesi gereken önemli nokta, tüm HDR sürecinin sette değil, bir HDR monitörde renk derecelendirme (color grading) odasında post prodüksiyonda gerçekleştiğidir.

Bugünlerde her dijital film kamerası “HDR Post Finish” için yeterli dinamik aralık da çekebilir, ancak çekim yaparken zaten HDR’yi düşünmeli onu düşünerek çekim yapmalısınız. Benim düşünceme göre, sadece gösterinin görünümüne katkıda bulunan başka bir araç.

Muko, Fikir ve uygulama arasındaki çeşitli zorluklara rağmen HDR ve bu özel görünümü dokuma deneyiminiz nasıldı?

MT: Bu çok farklı bir çalışma şekli ama olumlu bir şekilde. Ne Türkiye’de ne de burada Birleşik Arap Emirlikleri’nde hiç kimse HDR teslim edilecek bir çekim yapmadı, bu yüzden üzerimizde çok fazla baskı vardı. Temel olarak ışığımız, geleneksel SDR kurulumundan çok daha hassas olmalıydı. Örneğin, vurguları kırpmak için aşırı pozlayamazsınız, çünkü bu daha sonra “final grade”de beyaz bir yama olarak yansıtılacaktır. Ek olarak, “highlights”ların monitörde 10 kat daha parlak hale gelebileceğini her zaman bilmelisiniz. Mesela, oyuncu parlak bir pencerenin önünde olsa SDR formatında bu normal bir görüntü verecektir. Ancak HDR formatında pencerenin beyaz alanları o kadar parlak olacaktır ki, tüm dikkat oyuncunun yüzüne değil pencerenin beyaz alanlarına gidecektir. Bu yüzden sağlıklı bir oranı korumak çok önemlidir. Oyuncunun cehresinden en parlak vurgulara kadar ikiden fazla f-stop farkı olmadığını söyleyebilirim.

Bu kulağa çok karmaşık ve muhtemelen çok zaman alıcı geliyor…

MT: Kesinlikle haklısın. Genelde serbest bırakacağım pek çok şey daha fazla dikkat gerektiriyordu. Tüm ofis pencerelerini karartmak için pratik ışıkları kısmamız veya ND filmleri kullanmak zorunda kaldık. Ama aynı zamanda da çok eğlenceliydi. Her şeyin kamerada yapıldığı ve ölçümler için ışık ölçerlerimize güvendiğimiz eski günlerde ki gibi film negatifi üzerinde çalışmak gibi idi. 21. katta çekim yapıyorsanız, ışıkları dışarıya koymanız açıkçası mümkün değil. Bu yüzden tersten yaptık. Pencereleri olabildiğince kararttık, kamera pozumuzu en parlak noktada ayarladık ve ardından ışığı oyuncuların etrafına katmanlar halinde yerleştirdik.

Ayrıca Andreas sete geldi ve bizim için bir stop daha karanlık olan bir Show LUT (look up table) hazırladı. Böylece temel olarak son görünümü monitörde canlı olarak görebildik ve eğer herhangi bir şey doğru görünmüyorsa, anında müdahale edebildik. LUT biraz daha koyu olduğu için, gölgelerin ayrıntılarını kaybedip kaybetmediğini ve ayrıca highlights için daha fazla aralık olup olmadığını görebildik. Dört ila altı saat içinde günlük LUT’larımızı yükledik ve yönetmen Hozan onları iPad’inde neredeyse final görüntüde görebildi.

Görsel dil hakkında bize neler söyleyebilirsiniz?

MT: Görsel dil iki unsurdan oluşur. Birincisi, daha önce tartıştığımız görünüm. İkinci unsur kamera dili, yani çerçeveleme ve kamera hareketi. İki adet Sony Venice kamera ile 6,5K çözünürlükte çekim yaptık. Bir kamera her zaman Steadicam veya Gimble’daydı. Bu, oyunculara daha yakın olmamızı sağladı ve uzaktan sadece bir seyirci değil, hikayenin bir parçası olduğumuz hissiyatını yarattı. Genel olarak, çok dinamik bir akışa sahip olmak ve kamera hareketleriyle ince bir gerilim oluşturmak bizim için oldukça önemliydi.

Kaynak: https://www.digitalstudiome.com/production/ds-exclusive-inside-director-hozan-akkos-next-production-the-board

Çeviri: Gökten Uzuner

Benzer İçerikler: